İçerik: Burley, Virginia, Oriental, Kentucky
Blend Tipi: Aromatik
Kesim: Ready rubbed / ribbon
Aroma: Yoğun
Aroma Katkısı: Çiçek, Kakao, Vanilya, Fındık, Meyve
Sertlik: Hafif
Lezzet: Az
Oda notu: İyi
Tavsiye: **
Blend Tipi: Aromatik
Kesim: Ready rubbed / ribbon
Aroma: Yoğun
Aroma Katkısı: Çiçek, Kakao, Vanilya, Fındık, Meyve
Sertlik: Hafif
Lezzet: Az
Oda notu: İyi
Tavsiye: **
Amphora Full Aroma ünlü bir tütün. Ün dediğiniz şey illa
başarı sonucunda elde edilmiyor ya. Uzun yıllar önce Hollanda’da başlayan
macerasında bu tütün yedi kocalı Hürmüz misali yığınla üretici, harmancı ve
reçete değiştirerek, üzerinde bir türlü uzlaşmaya varılamayan tütün haline
geldi, pipo dünyasına nifak tohumları ekti. Full Aroma’yı farklı dönemlerde,
farklı beğenilerle içenlerden kimisi “yahu bu Full Aroma da hiç bozmadı” dedi,
kimisi “eskisiyle alakası yok” diyerek yüzünü ekşitti. Öyle ki Full Aroma’nın
bugünkü haliyle, ilk defa tadan birisine nasıl gelebileceği unutuldu gitti.
İşin doğrusu yıllardır yüzünü görmediğim, tadını çoktan unuttuğum Full Aroma
hediye olarak gelince ben de bu soruya cevap aradım.
Amphora markasının standart ve bence hayli kötü, daha ilk
bakışta ucuz tütün görünümü veren tasarıma sahip paketinde geliyor Full Aroma.
Paketi açınca yerleşik ama yoğunluğu düşük bir koku burunu dolduruyor. Çok
aramaya gerek yok, ilk akla gelen çikolata. Alttan alta, brendi ve konyak gibi
meyve alkolü çağrışımları yapan bir koku da geliyor. Tütünü paketten
çıkarıyorum. Nem tutucu kimyasal bu halinde hayli ılımlı. Ancak, ready rubbed ile
ribbon arası kesimiyle tütünün tamamı kütle halinde birleşmiş. Mat koyu
kahverenginin arasından daha açık renkli, belki Şark tütünü olabilecek parçalar
göze çarpıyor. Bunlar sanki elde didiklenip harmana öyle katılmış gibi. Koyu
renkli ve az çok muntazam kesimli parçalardan farklı duruyorlar.
Tütünün tamamı hemen ve kolayca içilebilecek nemde
görünüyor. Hatta kuru demek bile mümkün. Havalandırmak için kâğıda seriyorum.
Koku daha fazla belirginleşmiş durumda. Gözlerimi kapatıp kokluyorum. Portakal
kabuğu ve vanilya eklenmiş kakaolu puding. Hiç kuşku yok. Birkaç dakika
başından uzaklaşıp geri döndüğümde yeni bir koku kendisini belli etmiş.
Poşetteki brendi ve konyak feraha erince aslına dönüp meyve halini almış.
İncir? Üzüm? Ahududu? Elbette hiçbirisi. Jenerik meyve aromasını tütüne eklemek
amaçlı üretilmiş sentetik bir katkı.
Yaklaşık on beş dakika geçtikten sonra dolumu yapıyorum.
Tütün yandı. Tam arkama yaslanıp tadıma başlayacağım ki sönüvermiş. Bu sefer
ateşi daha uzun tutup sıkı bir nefes çekiyorum. Yoğun bir duman blok halinde ve
hızla havaya salınıyor. Salındığı gibi de hızla kayboluyor. Taşıdığı koku
açıkça çiçeksi. Hangi çiçek diye sormayın. Cevap belli; jenerik çiçek aroması
bu. Aniden ve kuvvetli salınan bu keskin koku burnumu sızlatıyor, muhtemelen
alerjen bir etkiyle genzimi yakıyor. Ancak, dil yanması, dil ısırması yok.
Pudingdi, meyveydi derken, tütünün taşıdığı tatta hiç şekerli bir nüans yok. Yanışta
ise net bir dengesizlik var. Hazneye baktığımda, kocaman bir kütle halinde ama
çevresine bir türlü bulaşamayan közün boynu bükük durduğunu görüyorum. Tütünün
ateşe doğrudan temas ettiği kısım çok güzel yanıyor ama bu yanış diğer
kısımlara geçmiyor. İşte o zaman baltayı taşa vurduğumu anlıyorum. Yavaş, sakin
içilmesi pek mümkün değil bu tütünün.
Ateşi bir kez daha veriyorum. Fındık, kakao ve kahve
çağrışımlı bir tat çiçeğin arasından kendisini mahcup şekilde göstermeye
başlıyor. Bu tat Burley’den mi, yoksa katkıdan mı derken, en kaliteli, aromatik
yönden en zengin Burley’lerin bile sentetik çiçeğimizle başa çıkamayacağı
kafama dank ediyor. İşte bu da jenerik Burley aromamız öyleyse. Diğer yandan,
yanış sorunları bütün istikrarıyla devam ediyor. Yeniden yakışlarda duman ve
aroma daha da yoğunlaşıyor. Çiçek daha keskinleşiyor ve kimyasal çağrışımlara
yelken açıyor. Daha çok ilaçlarda kullanılan bitkisel aromaları andırmaya
başladı şimdi. Çiçekten Vicks’e geçtik böylece.
Acılaşma ağızda yoğunlaşıyor, burundaki sızlama ise yanma hissine dönüşüyor. Yanış düzensizliğiyle uğraşmak artık iyice bıkkınlık verince hızlanıyorum. Zaten Full Aroma da her haliyle “hadi beni zıkkımlan, git” der gibi. Ayrıca tütünü haznede iyice sıkıştırıyorum ki közün mahzun yalnızlığı sona ersin. İşe yarıyor ama köfteci bacası gibi tüttürmeye başlayınca, en başından pusuda bekleyen ısınma iyice arsızlaşıyor. Elim yanmadan pipoyu soğumaya bırakıyorum. Hem de bu vesileyle, kupkuru hale gelen ağzımı bol suyla ıslatma fırsatını buluyorum.
Acılaşma ağızda yoğunlaşıyor, burundaki sızlama ise yanma hissine dönüşüyor. Yanış düzensizliğiyle uğraşmak artık iyice bıkkınlık verince hızlanıyorum. Zaten Full Aroma da her haliyle “hadi beni zıkkımlan, git” der gibi. Ayrıca tütünü haznede iyice sıkıştırıyorum ki közün mahzun yalnızlığı sona ersin. İşe yarıyor ama köfteci bacası gibi tüttürmeye başlayınca, en başından pusuda bekleyen ısınma iyice arsızlaşıyor. Elim yanmadan pipoyu soğumaya bırakıyorum. Hem de bu vesileyle, kupkuru hale gelen ağzımı bol suyla ıslatma fırsatını buluyorum.
Döndüğümde hikâyenin özü yine bildiğiniz gibi. Yoğun duman
hızla göğe yükseliyor ve her yakışta olduğu gibi acı tat yoğunlaşıyor. Sıkıştırılmış,
hatta tepilmiş tütün sayesinde yanma düzensizliği sona ermiş görünüyor. Jenerik
Burley aromasını saymazsak, ne lezzet, ne de sertlik açısından tütün namına bir
şey var ortada. Ben bunları düşünürken Full Aroma ne zaman ve nasıl olduğunu
anlamadığım şekilde bana veda ediveriyor. Hatıra niyetine ağzımda sentetik, bitkisel
çağrışımlı, acı bir tat, elimde sımsıcak bir pipo bırakarak. Koyu gri külü tam
yanmamış kısımlarla birlikte parçalı olarak haznede duruyor. Katranı net bir
kömür kokusu taşıyor. Az miktarda, çok koyu renkli ve neredeyse kuru.
Full Aroma’dan çıkartılacak en büyük ders iyi bir aromatik
harmanlamanın gerçekten ciddi iş olduğu. Sonuçta bu tütünü satın alacak
insanların istedikleri yalnızca zahmetsiz, sıkıntısız, keyifli bir şeyler
tüttürmek. Atla deve değil. Amphora markasının harmancısı Mac Baren böylesi basit
ve makul istekleri pekâlâ yerine getirebilecek durumda. Ancak, bu harmanın
nasıl olsa düşük beğeniyi yansıtan, hem kalite, hem fiyat anlamında ucuz bir
ürün olarak algılanacağı güveniyle hiç istifini bozmuyor. Dolayısıyla, Captain
Black’in harmancısı Lane Limited’dan çok farklı anlayışta değil. Ben de çeşitli
yönlerden onca ayrımlarına karşın Full Aroma’yı Captain Black Royal’ın bir tık
üstü kabul ediyor ve üzerini çiziyorum.
Ancak, diğer yandan Türkiye’nin Full Aroma tadından da acı
gerçekleri var. Biliyorsunuz, ülkemizde pipo uzmanı sıfatıyla konuşanlar
genellikle hali vakti yerinde, bir ayakları her daim yurtdışında, evlerinde
tütün kutusu tepeleri içinde yaşayan beyefendiler. Yerli piyasadan en gerçekçi
beklentisi sahte olmayan Captain Black bulabilmek olan yığınların feryadını
işitmeleri de ona ses vermeleri de mümkün olmuyor. Şükürler olsun ki biz bu
sessizlik komplosuyla bağlı değiliz ve Full Aroma da üzeri tamamen çizilmekten
bu sayede kurtuluyor. Son tahlilde, Eminönü sokaklarında falan, yanında Captain
Black ve/veya Borkum Riff’le birlikte görülürse onlara tercih edilecek bir
ürün. Şöyle koyu bir kahve yardımıyla katlanılması mümkün.
Yoklukta iyi gidiyor. Üstün kalite değil ancak verdiğiniz paranın karşılığını alıyorsunuz. Uzun süreli tüketildiğinde sıkıyor.
YanıtlaSilBu tütünün mac baren firmasına geçtikten sonra tat değişimi olduğunu söyleyenler var . Paketten pakete tat fark ediyormuş . Ben içtiğimde ekşi bir kentucky tadı aldım fakat bir paketi bitiremedençok ağır sıkıldım . Anladığım kadarıyla kentucky tütünü pek benim damak tadıma göre değil . TÜtünün içindeki kimyasallar tütünün kurumasını engelliyor . içecek olan arkadaşlara önerim 5 gün havalandırmanız .
YanıtlaSilCaptain blackten nasıl daha iyi olduğunu anlamadım. Hadi biz tattan içimden anlamıyoruz iyi de yakıp içemediğiniz bir tütün yakıp içebildiğiniz bir tütünden nasıl daha iyi olabilir. Pipomun dibine bu tütünü koyduktan sonra üstüne captain black ekliyorum ki içebileyim de boşa gitmesin. Bir diğer ihtimal alıp parçalayıp iyice didip 1 hafta açıkta bıraktıktan sonra falan içmek heralde.
YanıtlaSil